Sıkça karşılaştığım diğer sorular şöyle;

“Eğitim aldım fakat hiçbir şey değişmedi”

Asıl problem burada başlıyor. Peki neden?

Son dönemde popüler olan pek çok enerji tekniği mevcut. Thetahealing de bunlardan sadece birisi. Siz dilediğinize katılıp deneyimleyerek kendi yolunuzda yürüyebilirsiniz. Fakat benim gördüğüm en büyük yanlış, bu tekniklerin bir sihirli değnek gibi hayatımıza dokunmasını istememiz. Şunu unutmamak gerekiyor: Hayatta hiçbir teknik kimseyi, sihirli değnek misali dokunarak değiştiremez. Ancak siz o tekniği kullanarak, mevcut inançlarınız üzerinizde çalışarak kendi hayatınızı dönüştürebilirsiniz. Bu da belli bir emek ister, mesai talep eder. Emek vermeden hayatımızın değişmesini istemek ‘güvenli/konforlu’ alandan çıkmaya yönelik bir direnci de gösterir. Çünkü “Ben eğitimi aldım, üzerime düşeni yaptım, ama hayatım aynı, hiçbir şey değişmedi” diyerek tekniği suçluyor ve sorumluluğu üzerimizden atıyoruz. (Keşke bu kadar kolay olsaydı 🙂 ) Çünkü,  içinde bulunduğumuz konfor alanımız, bize öğretilen ve bu yaşımıza kadar devam ettirdiğimiz inanç ve davranış kalıplarımız baskın geliyor. Fakat bu yüzleşme, tekniği suçlama davranışının altında perdelenerek yok sayılıyor.

Konfor alanı nedir?

İçinde kendimizi rahat hissettiğimiz, bize sunulan kalıplarla yaşadığımız ve değiştirmeye cesaret edemediğimiz yaşam şartları demektir. Bu alan bilinçaltının bir özelliği ile de bağlantılıdır. Bilinçaltının görevi organizmayı hayatta tutmak olduğu için, her zaman bildiği yolu seçecektir. Bildiği Cehennem dururken bilinmeyen Cennet için kolaylıkla adım atmayacaktır. Dolayısıyla kendiniz için yeni bir adım atacağınız zaman önünüze engeller çıkacaktır. Anneniz karşı çıkar, babanız yok sayar, eşiniz engel koyar. Tüm bunların üzerine bir de kendi içinizden gelen bir direnç ile karşılarsınız. “Bu teknik işe yaramaz, para tuzağı, nerde nasıl davranacağımı biliyorum ne gerek var değiştirmeye…” gibi. Tam burada kendinize sormanız gereken soru şudur:

“Ben kendi hayatım için gerçekten sorumluluk almak istiyor muyum?”

“Önüme çıkacak engellere rağmen bu yolda yürüyebilir miyim?”

“Hayatımın sorumluluğunu almaya hazır mıyım?”

“Benden beklenen emeğin ve harcayacağım zamanın farkında mıyım?”

Cevabınız evetse, hoş geldiniz! Yeni bir bakış açısına, kendiniz olmaya, kalıplardan ve öğrenilmiş inançlardan sıyrılmaya, bilinçsizce tekrar ettiğiniz deneyimlerinizden özgürleşip farklı deneyimleri hayatınıza katmaya…

“Thetahealing cinlerle, perilerle, farklı varlıklarla mı çalışır”

Thetahealing çok kapsamlı çalışan bir sistem olarak, bilimsel yönlerinden çok daha fazla sezgisel bir tekniktir. Dolayısıyla enerji alanı ile çalışma yapıldığı için farklı varlıklarla iletişime geçildiği şeklinde bir söylenti hakim. Halbuki tekniğin kurucusu “Vianna Stibal” kitaplarında, her şeyin Yaradan’dan geldiğini ve yaptığınız tüm çalışmalarda yalnızca aracı olacağınızı söyler. (Bu bir ilaç alıp şifayı Allah’tan beklemek kadar doğal bir durumdur). O söz konusu varlıklarla bir etkileşim halinde olmadığımızı da ısrarla vurgular. Fakat sosyal medyada dolaşan yazılar ve gelen mesajlardan anlıyorum ki, insanlar ne yazık ki her şeyde olduğu gibi bu konuda da bilmediğinin düşmanı kesiliyor.

Toplum olarak sezgilerimizden öyle korkuyoruz ki sezgisel her tekniği, böyle varlıklarla irtibat kurmak olarak algılıyoruz. Sadece bu dünyaya ait fiziksel bir varlık olduğumuz illüzyonundan artık çıkmamız gerekiyor. Zira sezgisellik, sağ beyne ait bir aktivitedir.  Ruhumuz varsa sezgisel bir tarafımız olması da gayet normaldir. Ve bu insana verilmiş çok büyük bir nimettir. Öyle mükemmel bir varlığız ki biz daha hiç iletişim kurmadan hücrelerimiz karşılaştığımız insanlarla etkileşime girer ve biz o insan hakkında sezgisel olarak -iyi ya da kötü- bir fikre varırız. İşte en basitinden okuma yapmak budur. Bunu medyumvârî bir kavram gibi algılıyorsak orada problem vardır. Kısaca, yaşadığımız bu alemde hiçbir ses, hiçbir enerji kaybolmaz. Siz de o enerji alanından bir şeyleri sağ beyninizle sezebilirsiniz. Bunun için farklı varlıklara ihtiyacınız yoktur.

Devamına buradan ulaşabilirsiniz.

Sevgiler,

Büşra Betül.